Zero-Party Data Nedir Reklamcılıkta Yeni Nesil Hedefleme
Zero-Party Data Nedir Reklamcılıkta Yeni Nesil Hedefleme

Zero-Party Data Nedir? Reklamcılıkta Yeni Nesil Hedefleme

Dijital dünyada her gün onlarca kez karşımıza çıkan reklamlar, artık yalnızca algoritmaların öngörüleriyle değil, bizim bizzat verdiğimiz bilgilerle şekilleniyor. Peki, bu ne kadar iyi bir şey? Kullanıcının gönüllü olarak verdiği verilerin markalar tarafından akıllıca ve saygılı şekilde kullanıldığı bir senaryo düşündüğümüzde, hem reklamların kalitesi artıyor hem de kullanıcı deneyimi zenginleşiyor. İşte bu noktada, veri odaklı pazarlamanın en yeni ve en temiz formu olan “zero-party data” sahneye çıkıyor.

Zero-Party Data Nedir Reklamcılıkta Yeni Nesil Hedefleme

Tüketici Verisinin Evrimi

Bir sabah kahvenizi alıp Instagram’da gezinirken karşınıza çıkan o reklamı düşünün. Tam da dün arkadaşınıza söylediğiniz o yeni kamp sandalyesiyle ilgiliydi. Hani henüz Google’da bile aratmamıştınız. Bu his, sizi bir nebze huzursuz etmiş olabilir. Dijital dünyada izleniyor muyum? Bu sorunun peşinden gelen endişe, son yıllarda hem kullanıcıların hem de markaların veriyle kurduğu ilişkiyi temelden değiştirdi. Artık mesele sadece “veriye sahip olmak” değil; veriyi etik, şeffaf ve karşılıklı güven üzerine kurulu bir sistemde toplamak. İşte burada devreye Zero-Party Data giriyor. Tüketici tarafından gönüllü olarak verilen bu veriler, reklamcılıkta kişiselleştirmenin yeni, daha insancıl bir kapısını aralıyor.

Zero-Party Data Nedir?

Zero-party data, kullanıcıların bilinçli olarak ve doğrudan bir marka ile paylaştığı veridir. Bir başka deyişle, bir müşteri size “Ben yaz tatilinde doğa temalı otelleri seviyorum” dediğinde, bu zero-party data’dır. Bu veri türü, kullanıcının kendini ifade etmesine olanak tanır. Ürün tercihlerinden yaşam tarzına, beklentilerinden niyetlerine kadar geniş bir spektrumda toplanabilir. En önemli farkı ise tamamen rıza ile paylaşılmasıdır.

Kullanıcının Rızasıyla Güçlenen Bir Veri Türü

Günümüzde kullanıcılar verilerinin kimlerle, nasıl ve neden paylaşıldığını bilmek istiyor. Gizlilik skandalları ve cookie tabanlı hedeflemenin etik dışı yönleri, tüketici tarafında büyük bir güvensizlik yarattı. Zero-party data, bu güveni yeniden inşa etmenin bir yolu. Çünkü burada kontrol kullanıcıdadır. Ne zaman, ne kadar ve hangi bağlamda bilgi vereceğine kendisi karar verir. Bu da markalar için sadece daha kaliteli değil, aynı zamanda daha sadık bir hedef kitle anlamına gelir.

Zero-Party Data ile First-Party Data Arasındaki Farklar

İlk bakışta, zero-party data ile first-party data benzer gibi görünebilir. Ancak aralarında çok temel bir fark var: first-party data, kullanıcıların davranışlarına dayanarak markalar tarafından pasif şekilde toplanır. Örneğin, hangi ürün sayfasını kaç saniye gezdiği gibi bilgiler bu kapsama girer. Zero-party data ise aktiftir; kullanıcı bu bilgiyi doğrudan beyan eder. “Ben bu ürünü sevdim”, “Kampanya teklifleri almak istiyorum” gibi net ve niyet taşıyan bilgiler içerir. Bu, hedeflemeyi daha rafine hale getirir.

Zero-Party Data Nasıl Toplanır?

Peki markalar bu veriyi nasıl elde ediyor? Aslında yöntemler oldukça yaratıcı:

  • Anket ve mikro testler (“Hangi kahve tarzı sana daha uygun?”)
  • Ürün tercihi formları
  • Sadakat programlarına girişlerde sorulan tercihler
  • Kişiselleştirme panelleri
  • E-posta aboneliği sırasında seçilen içerik türleri

Önemli olan, bu süreci kullanıcı için değerli ve keyifli hale getirmek. Sadece “verini ver” demek yerine, “senin için daha iyi bir deneyim sunmak istiyoruz” demek gerekiyor.

Reklamcılıkta Zero-Party Data Kullanım Alanları

Zero-party data, reklamcılığın birçok alanında kullanılabilir:

  • Kişiselleştirilmiş Reklamlar: Kullanıcının belirttiği ilgi alanlarına göre görsel ve mesajların özelleştirilmesi.
  • Segmentasyon: Aynı demografik yapıdaki bireyleri farklı tercihlere göre alt gruplara ayırmak.
  • E-posta Pazarlama: Sadece ilgili içeriklerin gönderilmesi, açılma oranlarını artırır.
  • Retargeting: Kullanıcının kendi seçtiği kategoriler üzerinden yeniden hedefleme.

Zero-Party Data Nedir Reklamcılıkta Yeni Nesil Hedefleme 1

Marka Stratejilerine Entegre Etme Yolları

Zero-party data’yı işlevsel hale getirmek için onu entegre etmek gerekir:

  • CRM sistemlerine dahil ederek kullanıcı profillerini güncellemek
  • CDP (Customer Data Platform) altyapısına aktararak çok kanallı hedefleme stratejileri oluşturmak
  • Web ve uygulama arayüzlerinde gerçek zamanlı kişiselleştirme senaryoları kurgulamak

Örneğin bir kozmetik markası, “cildim kuru” diyen bir kullanıcıya sadece bu ihtiyaca uygun içerikler sunabilir.

Başarılı Zero-Party Data Kampanyalarına Örnekler

  • Sephora: “Beauty Profile” anketiyle kullanıcıların cilt tipi, ten rengi ve makyaj tercihlerini öğreniyor ve kişiselleştirilmiş ürün önerileri sunuyor.
  • Netflix: İzleme alışkanlıklarının yanında kullanıcıya özel “ne izlemek istersin?” tarzı yönlendirmelerle doğrudan veri alıyor.
  • Spotify: Yıl sonu istatistiklerini kullanarak kullanıcıların tercihlerine dair geri bildirim alıyor.

Zero-Party Data Toplarken Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Açık Rıza: Kullanıcının veriyi ne için verdiğini net olarak bilmesi gerekir.
  • Veri Yorgunluğu: Her yerde anket soruları çıkarmak kullanıcıyı bıktırabilir.
  • Şeffaflık: Toplanan verinin nasıl kullanılacağı açıkça ifade edilmelidir.

Zero-party data, doğru kurgulanmadığında ters tepebilir. Ama doğru zamanda ve doğru şekilde sunulan bir form, kullanıcı tarafından memnuniyetle doldurulabilir.

Third-Party Cookie’lerin Bitmesi Ne Anlama Geliyor?

Google, 2025 itibarıyla üçüncü taraf çerezleri tamamen kaldırmayı planlıyor. Safari ve Firefox zaten uzun süredir bu çerezleri engelliyor. Bu değişiklik, klasik hedefleme ve retargeting yöntemlerinin sonu anlamına geliyor. Zero-party data, işte tam bu boşluğu dolduracak potansiyele sahip. Artık tahmine değil, kullanıcı beyanına dayalı stratejiler ön plana çıkacak.

Tüketici Güvenini Artırmak İçin Zero-Party Data

İyi kurgulanmış bir zero-party data stratejisi, markaların “biz seni dinliyoruz” deme biçimidir. Tüketiciler, kendilerini anlayan ve onlara gerçekten değer veren markalara daha kolay bağlanır. Bu da uzun vadede müşteri sadakati, tekrar eden alışverişler ve olumlu ağızdan ağıza pazarlama demektir.

Gelecekte Zero-Party Data’nın Rolü

Yapay zekanın gelişimiyle birlikte, zero-party data daha da güçlü hale gelecek. Kendi verisini paylaşan kullanıcıya, yapay zeka destekli sistemler çok daha anlamlı önerilerde bulunabilecek. Web3’ün yaygınlaşmasıyla bireyler verilerinin sahibi olacak ve markalarla paylaşmak için değer talep edecek. Yani veri artık bir “hak” değil, bir “varlık” olarak görülecek.

Damla
Merhaba, ben Damla Bıçakçı. THEADX’te içerik editörü olarak dijital reklamcılık, performans pazarlaması ve programatik teknolojiler üzerine yazılar hazırlıyorum. Amacım; karmaşık görünen reklam teknolojilerini herkesin anlayabileceği bir dille anlatmak ve markaların dijital dünyada daha etkili sonuçlar elde etmesine katkı sağlamak.